Her neyse, ayrılıktan dolayı oluşan, hem iki kız kardeşin içinde bulunduğu tecrübeler hem de etkileşimli deneyimler büyük bir birikim teşkil eder. Birbirini bir nevi “hatırlayan” iki kız kardeş, tam 8 ay boyunca melankolik şekilde pejmurde, yıkık dökük bir evde oturup birikimlerini yansıtan müzikler yapmaya başlarlar. Sierra, gitar ve flüt çalıp vokal yaparken Bianca ise söz ettiğim gibi, küçüklüğünden beri gelen söz yazma kabiliyeti ile söz yazmış, perküsyon çalmış ve arka planda değişik sesler çıkartmış. Aslında müzikleri, birikimin oluşturulduğu hissini verebiliyor. Ev yapımı gibi kokuyor çoğu şarkıları. Beraber kaldıkları süre boyunca her türlü ses ile müzik yapmışlar. Patlamış mısırın* ve yaktıkları sigaranın sesini kayıt etmelerinin yanı sıra komşularından satın aldıkları gıcırtılı oyuncakların ahenksiz sesini, dışarıda yağan yağmurun, oyuncak bebeğin çıkardığı sesi, hatta mutfaktaki lavabonun sesini bile şarkılarına katmışlar. Bizim bebekleri uyutuyor diye gördüğümüz, yataklarının başında tıngırdayan oyuncakları onlar birer müzik ögesi görmüşler. Kaldı ki, bahsettiğim pejmurde evde yapılan -ilk albüme ait- şarkıların kayıtları, istisnalar dışında banyoda yapılmış. Çünkü en izole ve akustik yerin orası olduğunu düşünmüşler. Zaten grubun kendisi de parçalardaki orijinalliğin doğal olmasına ve arka planda kullanılan ilginç araçlara bağlıyor.